İleri ve yüksek teknolojinin insanlığımıza en büyük kötülüğü insan değerlerinin aşınması yönünde oldu. Yaşanan sağlık problemlerinden tutunda modern kent yaşamına has insan insan, insan toplum iletişim kazalarında da ilişkilerin sarpa sarmasında da, kanımca insanları oldukları yerlere saplayan bu modern dönem teknolojik aygıtların ve uygulamaların çok büyük payı olduğudur.
Eskiden diye başlayan cümleler, eskide kalan mazi olan ânlar ve fotoğraf kareleri, bizleri anbean özlem tutan geçmiş dönem tünellerinde askıda bırakmakta. İnsanların birbirleriyle bir arada yaşamalarının anlam bulduğu büyükşehirler (kent yerleşimleri), artık insanlara dert ve tasadan başka bir şey vermez oldu. Kırsal kesimlerden kentlere büyük umutlarla ve yeni başlangıçlar yapmak amacıyla yapılan göçler de, artık kentlerin kaldırabileceği kapasitenin fazlaca üzerine çıkmakta.
Tarihsel dönemler çerçevesinden bakıldığında, insanların hem ilmi hem de teknolojik temelde yaptıkları buluşlar, icatlar ve bir dönem kapatıp yeni bir döneme yelken açmalarına vesile olabilecek tekâmüller(olgunlaşma, gelişme), insanlığın bir ileri iki geri dilemmasında(ikilem) yer almıştır. Gerçekten de yirmibirinci yüzyıl ve 2023 tarih sayfaları bağlamında bakıldığında, insanlık geçmişe nazaran uygarlık ve modernleşme açılarından epeyce bir mesafe katetmiştir.
Mesafe katetmiştir etmesine de… İnsanların arasındaki manevi mesafe de açılmıştır. Artık bugün son tahlilde insan yığınlarının çoğunluğu, metropol diye isimlendirilen büyükşehirlerde yaşamlarına yön vermekte veyahut hayat mücadelesine katılmakta. Bu bağlamda, köy ya da kırsal yerleşim yerlerinden anaakım yerleşim yerlerine göçler, özellikle bizim gibi geleneksel toplum özelliklerini ne olursa olsun kimlikleri üzerinde barındırmaya devam eden ülkelerde de aşınmaya neden olmakta. Biraz dikkatli, hassas ve detaycı insanlar, toplumumuzun yitirdiği değerleri zamana yayarak da olsa fark etmektedir.
***
Köy hayatının karakteristikleri olan terbiye, yalandan dolandan uzak durma, saf olma hâli, özü ve sözünün bir olması, yardımseverlik, imece usulü işlerin düzenlenmesi, konuk severlik, çalışkanlık… Kentleşmeyle beraber yerini adamsendeciliğe, dolapbeygirciliğine, üçkağıtçılığa, kısa yoldan emek vermeden yemek yeme eğilimine ve daha birçok insanî değer aşınmasına bırakmıştır.
Tüm ilerlemeler, insanların daha fazla miskinlik yapmaları ve cemiyet yaşamından uzaklaşmaları yönünde. İleri ve yüksek teknoloji altyapılı uygulamalar vasıtasıyla insanlarımız, artık “bir tık ile” hem resmi hem de ticari iş ve işlemlerini zamandan tasarruf ederek, öte yandan bir mekânda(ortamda) bulunma zorunluluğuna katlanmadan kolayca hallediyorlar. Baktığımızda modernite ve hız takıntılı yaşam açısından müthiş bir kolaylık ve konfor sağlamakta. Öte yandan insanlar “bir ağ içinde” olmaktan gittikçe uzaklaşmakta.
Nezaket, ihtimam, saygı ve sevgi, bir gülümseme, hâl hatır sorma, pozitif mesajlar içeren iyi dilekler ise… İşte bugün insanlarımızın içine düştükleri bir HİÇLİK ve BOŞLUK duygu hâli var. Kır yaşamına göre fersah fersah büyük alanlara yayılmış kent yaşamı içinde hem ayakta kalmaya çabalayacak ve yarın için enerjisini ve moralini dingin tutarak, hiç durmaksızın kaldığı yerden, hayhuy telaşesi içinde kaybolup gidecek. Kusura bakmayın değerli okuyucular, bu allayıp pulladıkları ileri teknolojik ürünler, hiçbir biçimde insan-insan yakınlaşmasının yerini tutamaz.
Empati duyarak, selam vererek, hâl ve hatır sorarak, köşe başlarında veya mahalle kahvehanelerinde ya da uğrak yerlerde bir “es vererek” aslında, hasbıhal ederek, yekdiğerimizin sıkıntısını, sorunlarını, demoralize olmuş psikolojisini sağaltma işlevini gördüğümüzü unuttuk. Tüketime odaklanarak, daha fazla tüketmeye şartlandırılarak, bir es vermeye bile tahammülsüzlük çıkmazında hız kesmeyen hamhum şaralop yaşam tarzının, insan türünü sürüklediği yer ve aşama neresidir/nedir? Kapitalizm ve dolayısıyla küreselleşme vasıtasıyla dayatılan yaşam tarzlarının insanları diğerinden ve toplumdan uzaklaştırdığı kesinlikle ileri sürülebilinir. Karşılığında ne verdi? Şeyler… Çok daha fazla eşya, çok daha fazla hiç yüzüne bile bakmadığımız giyim-kuşam… Ezcümle, birbiri ardına birikmiş şey’ler… Ama gittikçe silinip giden insana dair davranış refleksleri.
SON YAZILAR