ADIYAMAN'IN SESSİZ ÇIĞLIĞI: İLETİŞİMSİZLİK Mİ, İLGİSİZLİK Mİ, YOKSA SAMİMİYETSİZLİK Mİ?

23 yıl… Neredeyse çeyrek asırdır Adıyaman aynı sorunlarla boğuşuyor: altyapı eksiklikleri, işsizlik, göç, eğitimde geri kalmışlık, çözümsüzlük… Üstüne bir de 6 Şubat depreminin yaraları eklendi. Peki neden bu kadar uzun süredir ciddi bir ilerleme sağlanamıyor? Sorunun kaynağı iletişim eksikliği mi, ilgisizlik mi, yoksa daha derin bir samimiyetsizlik mi?

Şehri yıllardır yönetenler arasında iktidar partisinden gelen birçok belediye başkanı oldu. Üstelik arkalarında güçlü bir merkezi hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi lider bir figür vardı. Sayın Erdoğan defalarca kendi kadrosunu “vatandaşa hizmet edin” diye uyarmış, sorumluluk bilincini hatırlatmıştır. Ancak “garibim kime yetişsin?” dedirtecek bir tablo da ortada. Bir yandan yurt içinde ekonomik, sosyal ve güvenlik meseleleriyle uğraşırken, diğer yandan yurt dışında bölgesel krizler, diplomatik dengeler ve küresel gelişmelerle boğuşan bir liderin, her belediye başkanını tek tek denetlemesi mümkün mü?

Bu noktada esas sorumluluk yereldeki siyasetçilere düşüyor. Ne yazık ki, Adıyaman'da bu sorumluluğun hakkı verilmemiştir. İktidar belediye başkanları, ellerindeki imkânlara rağmen Adıyaman’ı gerektiği noktaya taşıyamamıştır. Yatırım ve hizmet vaatleri hep havada kalmıştır.

Diğer taraftan, son yerel seçimde göreve gelen muhalefet partili belediye başkanı da farklı bir tablo çizememiştir. CHP’nin klasik yönetim tarzı ve bürokratik refleksleriyle hareket eden bir anlayış, Adıyaman gibi sorunları birikmiş bir kente çözüm üretmekten çok uzak kalmıştır. Ne yaptığı belli olmayan, vizyon koyamayan, halkla bağ kuramayan bir belediyecilik anlayışıyla karşı karşıyayız.

Sonuç olarak Adıyaman, hem iktidarın ihmaliyle hem muhalefetin yetersizliğiyle bir kısır döngünün içine hapsolmuştur. Vatandaşla siyasetçi arasında güven bağı zedelenmiş, verilen sözler boşa çıkmış, samimiyet yerini göstermelik mesajlara bırakmıştır.

Bu şehir artık günü kurtaran değil, geleceği planlayan bir iradeye muhtaç. Siyasi aidiyetlerin değil, insan ve hizmet odaklı bir anlayışın öncelik kazanması şart. Sadece konuşan değil, uygulayan; sadece vaat eden değil, çözüm üreten bir yönetim anlayışı olmadan Adıyaman’ın yaraları sarılamaz.

Artık bahaneye yer yok. Bu şehir daha fazlasını hak ediyor — hem de fazlasıyla.

EKONOMİ